Selam dostlar.
V-team olarak yine yeni ve yeniden bir güncelle karşınızdayız. Malumunuz, V-Team çeviri grubunda yer alan arkadaşlarımız, belli bir yaşın üzerinde ve tahsillerini üniversite seviyesinde devam ettiren kişilerdir. Bu nedenle gerek sosyal hayatın getirdiği meşgaleler ve entellektüel bilgi birikimi sağlamak amacıyla yaptığımız faaliyetler gerekse de sınavlar ve sınav stresi içinde ders çalışarak geçirdiğimiz onca vakit nedeniyle rutin olarak verdiğimiz güncellerde aksamalar oluşabilmektedir. Bu nedenle ortaya çıkan bu istenmeyen sonuç dolayısıyla bize tolerans göstermenizi ve bu bağlamda biraz anlayışlı olmanızı istirham ediyorum.
Sosyal hayatta her insan farklı bir güzergahta hareket etmekte ve buna bağlı olarak farklı meşgaleler edinmektedir. Ancak tarihsel süreç boyunca insanların ortak ilgi odakları her zaman için siyaset olmuştur. Bu kapsamda siyaset bilimine göz attığımız zaman, farklı derecelerde de olsa her insanın ülke siyaseti konusunda bir fikri olduğunu ve hatta ''Ben hayatım boyunca siyasetle ilgilenmedim.'' diyen kesimin bu tutumunun dahi bir siyasi duruş kabul edildiğini görmekteyiz.
Ülkemizde en fanatiğinden en ilgisizine kadar genç veya yaşlı her vatandaşımız futbol ve siyaset konusunda uzman seviyesinde bilgi sahibidir(!). Siyaset biliminin verileri, ülkemiz insanının bu vahim durumunu ortaya koyma bakımından oldukça yerindedir.
Bu kapsamda George BURNS'ün ''Yazık ki ülkenin nasıl yönetileceğini bilen bütün insanlar taksi şoförlüğü ve berberlik yapmakla meşgul.'' şeklindeki ifadesi oldukça manidardır.
J.William Fulbright vakti zamanında ''Ülkesini eleştiren vatandaş ona karşı görevini yerine getirmektedir.'' diyerek toplumsal bir mesaj vermiştir. Eleştirel açıdan yaklaşıldığında bu ifade doğrudur. Ancak bunun sınırı ne olacaktır? Bununla beraber en başa geri dönmekteyiz. Türk milleti, karakteristik nitelik itibariyle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bir millettir.
Evet herkesin siyasetle ilgilendiği gerçeği bir bilimsel veridir.
Ancak siyaset konusunda ilerleme kaydetmeden önce alt yapının oluşturulması gerekmektedir. Bu sadece siyaset alanında değil sosyal alanda da geçerlidir. Türk inkılabı, doktrinde tepeden inme yenilikler zinciri şeklinde ifade edilir. Bunun nedeni vakti zamanında halkın cahil olması ve eğitim seviyesini yükseltmenin kısa vadede imkansız olması dolayısıyla yönetimde bulunan kişilerin kanun iktibas edip bunu sanki bir lütuf olarak dikte etmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu kapsamda bunun yerinde olup olmadığına yahut doğru olup olmadığına değinmiyoruz. Burada önemli olan husus 100 yıl önce yaşananlar değil, 2012 yılında Türk insanının kendi alt yapısını hazırlaması ve kararlılıkla siyasi ve sosyal alanda faaliyet göstermesidir. Bunun içinde vatandaşımızın kendi haklarından ve yükümlülüklerinden haberdar olması ve buna uygun hareket etme kabiliyetini göstermesi gerekmektedir.
Bu kapsamda sevgili dostlar, demem o ki; haklarınızın ve yükümlülüklerinizin bilincinde olun. Buna ulaşabilmek için de kendi seçtiğimiz temsilcilerimizin faaliyetlerini takip edin.
İfade etmeye çalıştığım şey günlük gazete okumak veya haber bültenlerini takip etmek değildir. Elbette ki bunlar da önemli ama daha önemlisi kendi yasama organımızın ihtiva ettiği kanunların farkında olmaktır.
Bu kapsamda mevzuat bilgisine sahip olmak sosyal ve siyasal hayatta söz sahibi olmanın yegane yoludur.
Gidin BM İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi'ni okuyun demiyorum.
Ancak bir Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nu okuyun. Hayatımız binlerce hukuk kuralı tarafından sınırlandırılmış. Bari bu sınırların nerden başlayıp bittiğini anlayın ki ona göre hareket edebilesiniz.
Reiper
Yorumlar
Yorum Gönder